Merih Akoğul
Her şey geçicidir ve birbirine dönüşür: Gündüz gece ile bakışır, yaz kış ile çatışır, güneş bulutla dalaşır, yağmurlar toprağa karışır. Evren sürekli bir devinim halindedir. Fotoğraf makineleri bu devinimi kavrayan fotoğrafçıya, neler olup bittiğini anlamak için verilmiş bir fırsattır.
Kars, Doğu’nun en güzel armağanıdır bize. Sayısız uygarlığı ninni söyleyerek beşiğinde uyutmuştur. Kültürleri kundaklamış, anne sıcaklığıyla sarmalamış ve özenle sakınarak büyütmüştür. İnsanlığın uzaktan uzağa bir ağaç gibi meyveye duruşunu izlemiştir. Kars’ta yaşam, her türlü çoğrafi ve iklimsel koşulların zorluğuna rağmen kendine özgü geliştirdiği kurallarla birlikte uyum içinde akmaktadır.
Yaşam yalnızca insanların değil, tüm canlıların mücadelesinin ortak alanıdır. Bu ortam insanlarla birlikte, hayvanların ve bitkilerin de dünyasından oluşturur. Ve dünyada akışın sürmesi için tüm canlıların birbirlerine ihtiyacı vardır. Evren hepimizin ortak paydası ve yaşam andıdır. Bu sarmaldaki en küçük sekme, bütün dengeleri bozacaktır.
Ve fotoğraf… Görmediğimizi gösterir, uzaktakini yakına getirir, bilmediğimizi öğretir, meraklandırır ve bizi başka dünyalardan haberli kılar. Fotoğrafla orada oluruz, adımızı şahit yazdırırız. Fotoğrafın dünyası, fotoğraf makinesinin olduğu noktadan, fotoğrafçının karar anını o zaman diliminin kaçınılmaz gerçekliği olarak önümüze getirir.
“Mal Meydanı”, A.Kadir Ekinci’nin 10 yıl üzerinde çalıştığı projesi. Ama kendisinin hatıraları çok eskilere, çocukluğuna kadar dayanıyor. Mal meydanlarını izleyerek büyümeyle, oraya sonradan gitme arasında fark olacaktır elbette. A. Kadir Ekinci elinde fotoğraf makinesi ile bir fotoğrafçı olarak Kars’ta mal meydanına gittiğinde, bu sosyal olguyu daha iyi anlatacak kıymetli anlara doğru yönelecektir. Çocukluğun gören gözleri, yetişkinliğinde gördüğünü göstermek isteyen bakışı olmuştur artık. A.Kadir Ekinci, duyduğu büyük istek ve heyecanı harmanlayarak ustalıkla fotoğraflara dönüştürmüştür.
Fotoğraf, objektifin konuşlandığı noktadan bize her şeyi gösterir: Gösterir ama fotoğrafın tek gözden oluşan iki boyutu dünyası, üç boyutlu olarak algıladığımız dünyayı bize taşırken biraz traşlayacaktır elbette. Üstelik dünyayı renkli gören gözlerimizin, alttan alta siyah beyaza da bir itirazı olacaktır. Daha da önemlisi sesler ve kokular, kadrajın dışında kalacaktır. Bütünü iletmek için biraz trajik gözüken bu durumda eksik kalanlar, ışık ve kompozisyona gösterilecek özenle tamamlanacaktır.
Kış, kar, tarihi yapılar, doğa ve hayvanların dünyası. Kars hep ilk kimin anlattığı bilinmeyen bir masal gibidir. Ezop’tan La Fontaine’e kadar tüm masallarda olduğu gibi Kars‘ta da dile gelmiş, bize yaşamı kendi dilleriyle anlatmaya çalışan hayvanlar vardır. Şiirsel Kars fotoğraflarını yakından bildiğimiz A.Kadir Ekinci, şimdi de sosyal bir yapıyı, yüzyıllara yayılan bir geleneği farklı bir bakış ve fotoğraf estetiğiyle bizlere bir kez daha anlatmaya soyunuyor. İnekleri, danaları, buzağıları, alıcılar ile satıcılar arasındaki alışverişi, oradaki devinimi “içeriden bir göz” olarak tüm içtenliğiyle ve doğallığıyla bize aktarıyor.
A.Kadir Ekinci, Mal Meydanı kitabında kurguladığı, tümü hayatın içinde geçen hikayeleri, bir kez daha insanlığa kendi bakış açısı ve fotoğraf üzerinden anlatmayı deniyor. Bir geleneği, bir kültürü, bir fotoğraf makinesinin dilinden, tüm detayları bilen “oralı” fotoğrafçının gözünden bir kez daha dinliyoruz. Gün gelip hayvancılık da biterse, bu fotoğraflar, bir zamanlar yaşanmışlığın duyarlılıkla saptanmış belgeleri olarak elimizde kalacak ve asla unutulmayacak bir masal gibi özenle sarmalayacaktır benliğimizi.
Merih Akoğul
Aralık 2017