MAL MEYDANI
Kars’ta hayvanların pazarlandığı yerin adıdır ‘Mal Meydanı’. Benim de çocukluk ve gençlik yıllarım Kars’ta, hayvanların arasında geçti. İç içe yaşayarak büyüdüğüm hayvanlar, yaşamımızın bir parçasıydı. Hayvanların, evden meydana satılmak için gidişleri hepimizi hüzünlendirirdi. Anılardan aklımda kalan; babamın meydan dönüşü rahatlamış ama hüzünlü ruh hali ile bana getirdiği kimi kırmızı, kimi zaman da beyaz naylon ayakkabılar, anneme, ablalarıma getirdiği, çit ya da basmadan entarilikler, çok çiçekli yorgan yüzleri, kardeşlerim için kıyafetler… Bir de bolca çay, şeker, tuz ile kendimizi daha güvende hissetmemizi sağlardı. Hiç unutmadığım bir anım da o yıl, öküzlerimizin satılmak üzere meydana götürülmesiydi. Sarı olanın adı “Altın”, koyu kahverengi olanın adı “Damga” idi. Kim koymuştu bu adları bilmiyorum ama bu iki öküz, bizim her şeyimizdi. Altın ve Damga’nın dayılarımın hayvanlarıyla birlikte, toprak yolda tozu dumana katarak uzaklaşmaları ve benim de ağlayarak peşlerinden koşuyor olmam, gözümün önünden gitmez.
Çocukluğumdaki mal meydanı anılarımla, bugün gördüklerimi birleştirerek bu projeyi hayata geçirmeye başladım. Aynı duygularla Mal Meydanı’nı çalıştım. İnsan ve hayvan hallerini fotoğraflayarak istedim ki; Mal Meydanı’nın hikâyesi unutulmasın, yaşananlar kaybolmasın.
Mal Meydanı, alışverişin yapıldığı yer olarak bilinir. Oysa meydan sosyal-kültürel ilişkileri, iletişim unsurlarını içinde barındıran bir alandır. Meydan’da o kokuyu, insan ve hayvan seslerinin birbirine karıştığı gürültüyü işitirsiniz. Kargaşanın düzenini, alışveriş sırasında yaşananları, içerden ve yaşayan biri olarak çok daha iyi hissettim. Bu kaotik atmosferi fotoğraflarıma taşıyıp içinden geldiğim toplumsal kültüre, fotoğrafik bir dille tanıklık etmeye çalıştım. Çünkü hem o coğrafya insanını, hem hayvanları iyi biliyordum. Hem de o meydanı.
Çoğunluğunu Kars Mal Meydanı’nda yaptığım bu çalışmaya Selim İlçesi Mal Meydanı’nı da dâhil ettim. Gerek Kars’ta, gerekse Selim’de hemşehrilerimin sıcakkanlı ve dostane davranışları beni mutlu etti. Hepsini sevgi ile anıyorum. Neredeyse meydana yolu düşen herkes, neden fotoğraf çektiğimi sordu. Meramımı anlatınca da, kolaylıklar dilediler. Birçoğu arkadaşım oldu.
Çok eski geçmişi olan yöreye ait bu kültür değerinin, zaman ve mekâna bağlı olarak yok olmaya başlaması nedeniyle, bütün bunlar unutulmasın; belgelenerek gelecek kuşaklara aktarılarak sürsün istiyorum.
Kars’ta bir yaşam kültürü olan Mal Meydanı’nı, 2006 yılında siyah beyaz negatif filmle başladığım ve daha sonra dijital makine ile devam ettirdiğim bu 10 yıllık süreçte, kışın karda tipide; yazın sıcakta, yağmurda, baharda, sonbaharda defalarca defalarca gittim-gördüm bütün meydan hallerini…
Şimdi, Kars’ta öğretmenevinde her zamanki odamda, gecenin bir saatinde meydana ilk gittiğim günü hatırladım. Sıcak bir yaz günüydü. İlk üç gün çantamdan makinemi hiç çıkarmamış yalnızca izleyerek, meydanı dinlemiştim. Sabahları erkenden gidip o kargaşanın arasına karışıp bir cambaz1 gibi dolaştım, çocukluğumdaki meydanı bulmak hayali ile …
Meydan nasıl olurdu? Sordum kendime; sürülerin meydana girişi, kantarın önünde bekleyişleri, hayvanlarına sahip çıkan çocuklar, bir yanda hayvanın diş kontrolü, diğer yanda hararetli alışveriş hengamesi, sevimli hayvan portreleri, meme emen küçücük danalar (buzağılar), meleyen kuzular ve koyunlar, meydan kahvesinde sobanın başında toplanmış insanlar, meydanın asıl sahipleri cambazlar. Alış-veriş, sevinç-hüzün, aldım-verdim, hayırlı olsun dileklerine karışan hayvan sesleri içinde Meydan olur Mal Meydanı olur Kars’ta…
A. Kadir Ekinci
2016 Kars
Cambaz: Hayvanların pazarlanmasına aracı olan kişi.